İADD – Sivas Kongresi’nin 104. Yılını onurla idrak ediyoruz.
SİVAS KONGRESİ
(4 Eylül 1919-12 Eylül 1919)
29 Ağustos 1919 günü Erzurum’dan yola çıkan Mustafa Kemal ve yanındakiler yine söylentiler duyarlar.
Sözgelimi Elazığ Valisi hain Ali Galip’in Dersim’de dolaştığı, türlü düzenler kurduğu yönünde … Gerçektir de bu söylenti. SÖYLEV’de sayfalar kaplar.
Erzincan Boğazı’na geldiklerinde bir jandarma grubu, Dersim Kürtlerinin Boğazı tuttukları haberini verir. Duraksayacak zamanları bile yoktur. Mustafa Kemal, gerekli önlemleri aldıktan sonra, her ne pahasına olursa olsun yola hızla devam edilmesi buyruğunu verir. Bu koşullar altında yollarına devam ederler. Ve en sonunda 2 Eylül 1919 günü görkemli gösterilerle karşılanarak Sivas’ a girerler.
Gerçi önceleri Sivas Valisi, Mustafa Kemal’in Sivas’a dönmesini, Sivas’ta kongrenin toplanmasını istemez. İstemez ama, Amasya’dan beri kongrenin Sivas’ta toplanacağını Mustafa Kemal, telgraflarla sürekli bildirmiştir. Bunun için yolcu yolundan ve kararından dönmeyecektir. Mustafa Kemal, Refet Bey’in Sivas’ta olması gerekirken, Sivas’ta değil Ankara’da olduğunu öğrenir. Ali Fuat Paşa’ya, “Hemen ve hiçbir özür dinlemeksizin Sivas’a gönderilmesini” buyurur. Ve 7 Eylül’de gelen Refet Bey’i, Temsilciler Kurulu üyesi olarak kongre üyelerine tanıtır.
Kongre Başkanlığı sorununa gelince, Rauf Bey ve kimi kişiler Bekir Sami Bey’in evinde toplanarak, Mustafa Kemal’in Başkan yapılmamasına karar verirler. Hem de bunlar, “Vilayet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin seçtiği Temsilciler Kurulu Üyeleri. Zaten Temsilciler Kurulu olarak tümü beş kişidir: Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Raif Efendi, Şeyh Fevzi Efendi, Bekir Sami Bey.
Mustafa Kemal’e, Bekir Sami Bey’in evindeki toplantıyı ve alınan karan Hüsrev Sami Bey verir. Bu habere Mustafa Kemal inanmaz. Dahası bir de Hüsrev Sami Beyi azarlar. Ama, Mustafa Kemal, Rauf Bey’e, “Kimi başkan yapalım? ” diye sorunca, “Sen, başkan olmamalısın!” yanıtını alır. Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’nde de başkan olmasını istemeyenler olmuştu . Mustafa Kemal, daha sonra, Söylev’inde onların niteliklerini açıklamıştı. Ama bu kez en yakın arkadaşları engel olmak istiyorlardı. “Şu feleğin işine bakın” sözüne tıpatıp uyan bir durum. Neyse ki en sonunda, üç üyenin dışında bütün üyelerin oylarıyla Mustafa Kemal Paşa, başkan olur.
Sivas Kongresi’nin üzerinde durduğu konular nelerdi? Erzurum Kongresi’nde alman kararlar. bölgesel nitelikteydi. Bunları genelleştirmek gerekiyordu. Bunlar yapıldı. Neydi bunlar? Yani neyi neye dönüştürdüler. Şimdi bunları Söylev’den yeniden birlikte okuyalım:
1-Derneğin adı “Şarki Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti” idi, “Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti” oldu.
2-“Temsilciler Kurulu Doğu Anadolu’nun bütününü temsil eder” sözü yerine “Temsilciler Kurulu yurdun bütününü temsil eder” dendi.
3-“Nasıl olursa olsun, yurdumuza girmeyi ve . işimize karışmayı Rumluk ve Ermenilik örgütleri kurma amacıyla yapılmış sayacağımızdan el birliğiyle savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir” yerine, “Nasıl olursa olsun, yurdumuza girmenin ve işimize karışmanın ve özellikle Rumluk ve Ermenilik kurma amacını güden davranışların durdurulması için elbirliğiyle savunma ve uğraşma ilkesi kabul edilmiştir.” denildi. Bu iki cümledeki ayrılık, anlam bakımından elbette pek büyüktür. Birincisinde itilaf devletlerine karşı düşmanca bir durum alınacağı ve direnileceği söylenmiyor. İkincisinde bu yön açıkça belirmiş oluyor.
4-Tüzüğün dördüncü maddesinde yer alan sorun, oldukça tartışmalara yol açtı. Madde şu idi:
“Osmanlı Hükümetinin yabancı devletler baskısı karşısında buraları (yani doğu illerini) bırakmak ve buralarla ilgilenmemek zorunda kaldığı anlaşılırsa yönetim, siyaset, askerlik bakımlarından nasıl davranılacağının belirtilmesi ve saptanması” yani geçici idare kurma işi. Sivas Kongresi Tüzüğünde bu maddedeki “buraları” yerine, “yurdumuzun herhangi bir parçasını bırakmak ve orası ile ilgilenmemek … ” biçiminde kapsayıcı ve genel sözler kondu. (Söylev, C. 1, s. 60) Atatürk’ten, doğrudan doğruya, olduğu gibi alıntılamam anlamlıdır.
Bundan sonra Sivas Kongresi’nde üyeleri uğraştıran en büyük sorun, “Amerikan Güdümü” propagandasıydı. Ne acı ki, yine Mustafa Kemal’in en yakın arkadaşları “Amerikan Güdümü” yanlısıydılar. Kimlerde bunlar?
Bekir Sami Bey, Rauf Bey, Refet Bey, Vasıf Bey, Hami Bey, İsmail Fazıl Paşa vb. Bu adları özellikle sıralamamın nedeni, Mustafa Kemal’in en çok güç durumlarla karşılaştığını belirtmek için …
Mustafa Kemal Paşa’ya Amasya’da bulunan Bekir Sami Bey, “Amerikan Güdümüyle neler sağlanacağını maddeler halinde 5. Kafkas Tümen Kumandan Vekili Arif kanalıyla bildirir. Bu maddelerden biri şudur:
“Eğitim ve öğretimin yayılması ve genelleştirilmesi.” Mustafa Kemal’in bu maddeye verdiği yanıt şudur:
“Eğitim ve öğretimin yayılıp genelleştirilmesinin anlamı nedir? İlk aklımıza gelen, yurdun her yerinde Amerikan okullarının açılmasıdır. Çünkü daha şimdiden yalnız Sivas ‘ta yirmi beş kadar açmışlardır ki, yalnız birinde bin beş yüz kadar Ermeni öğrenci vardır. Buna göre, Türk ve Müslüman eğitim ve öğretiminin yayılıp genelleştirilmesi ile, bu yapılan işler nasıl bağdaştırılabilecektir?”
[Behzat Ay-Cumhuriyet Gazetesi 11 Eylül 1987
Sözkonusu makale, Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından Çanakkale’den Laik Cumhuriyet’e konu kitapta yayınlanmıştır.
Fotoğraf, Mustafa Kemal’in sağında Heyeti Temsiliye Üyeleri Bekir Sami Kunduh, Hüseyin Rauf Orbay ile Yaveri Muzaffer Kılıç, solunda gazeteci Ruşen Eşref Ünaydın, Tümen Komutanı Cemil Cahit Toydemir ve Yaveri Cevat Abbas Gürer bulunmaktadır.]
